Kitabın Adı: Siyah Süt
Yazarın Adı: Elif Şafak
Yayınevi: Doğan Kitapçılık
Basım Yılı: 2007
Sayfa Sayısı: 308
Özeti;
Bu kitap okunur
okunmaz unutulmak için yazıldı. Suya yazı yazar gibi...
"Siyah Süt" kadınlığın, kadınların hayatının kasvetli ve karanlık ama son tahlilde geçici bir dönemiyle ilgili. Birdenbire gelen ve geldiği gibi hızla dalgalar halinde çekile çekile giden bir haletiruhiye burada incelenen. Bu haliyle elinizde tuttuğunuz kitap bir nevi tanıklık. Otobiyografik bir roman.
(...) Annelik dünyanın en yaşanılası, en muhteşem lütuflarından biri; güzel ki hem de nasıl. Aldığı tüm övgüleri fazlasıyla hak ediyor.Öylesine benzersiz, öylesine kıymetli... aynı zamanda çetrefil, karmaşık ve kimi zaman hayli ağır.
"Siyah Süt" kadınlığın, kadınların hayatının kasvetli ve karanlık ama son tahlilde geçici bir dönemiyle ilgili. Birdenbire gelen ve geldiği gibi hızla dalgalar halinde çekile çekile giden bir haletiruhiye burada incelenen. Bu haliyle elinizde tuttuğunuz kitap bir nevi tanıklık. Otobiyografik bir roman.
(...) Annelik dünyanın en yaşanılası, en muhteşem lütuflarından biri; güzel ki hem de nasıl. Aldığı tüm övgüleri fazlasıyla hak ediyor.Öylesine benzersiz, öylesine kıymetli... aynı zamanda çetrefil, karmaşık ve kimi zaman hayli ağır.
*****
“Siyah Süt” anlatım tekniği bakımından bilinç
akışına ve iç diyaloglara yer verilmiştir.Karakterlerin anlık duygularını
yansıtan çeşitli diyaloglar içermektedir.Dil ve üslup karşısında fazla düzenli
olmayan ve üslupçuluğu öne çıkarmak istememiştir.Bazen mantık örgüsü iyi
kurulmamış ifadelere,devrik yapılara ve tamamlanmamış cümlelere yer
verilmiştir.
Kitap sonunda “Beyaz Süt”
başlıkla tamamlanıyor ve bu başlık insanın hayatla ve kendisiyle barışık
olmasının sembolik ifadesi olduğunu ifade ediyor Elif Şafak.Roman,sonunda kendi
gerçekliğine ve toplum kodlamasına başkaldıran kadının ontolojik olarak kendi
varlığını ve kimliğini kabullenmesine ve onaylanmasının anlamını
taşımaktadır.Öte yandan erkek egemen dünya düzenine karşı feminist söylemle
uyuşacak derecede radikal düşüncelere sahip anlatıcının asli varlığına
dönmesini,kadın kimliğine yazarlığı,kadın-yazar kimliğine de anne kimliğinin
eklenmesinin macerasını ele alan romandır.Bu roman farklı kişilik ve
kimliklerin uzlaşmayı arayışla kendi içinde düzeni sağlamaya çalışan,iç
çatışmalarını farklı alanlara kaydıran anlatıcının daha çok psikolojik
otobiyografisi durumundadır.
Kadınlığın,kadınların
hayatının kasvetli ve karanlık ama son tahlilde geçici bir dönemiyle ilgili bir
dönemini anlatıyor Elif Şafak.Bir kadının postpartum dönemi boyunca kendi
içinde yaşadığı çelişkileri aktarmış fazlasıyla.Kitap,edebiyat ile
götüremeyeceğini mantık ve duygu ekseninde tartıyor.Bir kadının biyolojik
olarak doğurduğu çocuğa annelik yaparken,fiziksel anlamda kendi yavruları
olarak gördüğü kitaplara gereken ilgiyi gösterip gösteremeyeceği üzerinde
duruyor.
Kitabın son 50 sayfasında ise
postpartum depresyon hakkında nedir,ne zaman oluşur ve tedavi yöntemleri
nelerdir gibi tıbbi bilgiler vererek okurun bazen sağlık kitabı mı okuyorum
demesine yol açabiliyor.Genel anlamda Elif Şafak’ın içindeki ses
korosu,anneliğe olan bakış açısı,hamilelik süreci,anne yazar olmak ve lohusalık
sürecindeki depresyonu anlatıyor.Daha çok kadın,annelik ve yazarlık üzerinde
duran Elif Şafak,sadece kadın kitlesine seslenme ve onlar üzerine hakimiyet
kurma izlenimi yaratıyor.Daha çok okur kitlesi olarak kadınları merkeze alan
Elif Şafak,erkek okur kitlesini bu kitabında biraz önemsememiş.Ama her şeye
rağmen yinede tüm okur kitlenin seveceği ve hamile olan okuyucuların daha çok
anlayabileceği zevkli bir kitap.